Çocuk teslimi başvurusu nasıl yapılır ?

Çocuk Teslimi Başvurusu Nasıl Yapılır? Güç, Kurum ve Vatandaşlık İlişkileri Üzerine Siyasal Bir Değerlendirme

Bir siyaset bilimci olarak devletin vatandaşla kurduğu ilişki biçimini incelediğimizde, en hassas alanlardan birinin aile olduğunu görürüz. Aile, hem bireysel duyguların hem de siyasal otoritenin kesiştiği bir alandır. Çocuk teslimi konusu, bu kesişimin en dramatik biçimde ortaya çıktığı noktalardan biridir. Çünkü burada mesele yalnızca bir çocuğun kime teslim edileceği değil; devletin birey üzerindeki güç kullanımının meşruiyetidir.

Çocuk Teslimi: Hukuki Bir Süreçten Fazlası

Çocuk teslimi başvurusu, velayet hakkına sahip olmayan ebeveynin çocuğunu görmesi veya teslim alması sürecini düzenleyen hukuki bir mekanizmadır. Ancak bu mekanizma, sadece bir yargı işlemi değil; aynı zamanda bir siyasal düzen göstergesidir. Çünkü devlet, bu süreçte “ailenin hakemi” rolünü üstlenir.

Bir bireyin çocuğuna ulaşabilmek için devlete başvurmak zorunda kalması, modern iktidarın özel alana nüfuzunun en somut örneklerinden biridir. Bu anlamda çocuk teslimi, Michel Foucault’nun “biyopolitika” kavramıyla açıklanabilecek bir süreçtir: Devlet, bireylerin bedenleri, ilişkileri ve duyguları üzerinden toplumsal düzeni yeniden üretir.

Kurumların Rolü: Devletin Görünmeyen Eli

Çocuk teslimi başvurusu, Aile Mahkemesi kararlarına dayanır. Karar kesinleştikten sonra uygulama, İcra Dairesi veya Adalet Bakanlığı’na bağlı Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü tarafından yürütülür. Bu süreçte pedagoglar, icra memurları ve kolluk kuvvetleri devreye girer.

Ancak burada ilginç bir siyasal paradoks vardır: Devlet, bir yandan aile mahremiyetine girmemeyi savunurken, diğer yandan onun en özel alanına, çocukla ebeveyn arasındaki ilişkiye müdahale eder. Böylece devlet, hem düzenin koruyucusu hem de bireysel özgürlüklerin sınır koyucusu olur.

Kurumlar, bu süreçte yalnızca hukuku değil, ideolojiyi de taşır. Hangi ebeveynin “daha uygun” olduğuna dair kararlar, toplumsal cinsiyet normlarından bağımsız değildir. Erkekler çoğu zaman “ekonomik güvenlik” sembolü olarak görülürken, kadınlar “duygusal bakım” figürüyle tanımlanır. Bu kalıplar, modern toplumun görünmez ideolojik kodlarıdır.

Erkek ve Kadın Perspektifleri: İktidarın Cinsiyeti

Erkeklerin stratejik ve güç odaklı yaklaşımı, çocuk teslimi süreçlerinde “hak” ve “otorite” diliyle kendini gösterir. Baba, sıklıkla “çocuğumu görme hakkım var” derken, bu söylem devlete karşı bir güç talebi niteliği taşır.

Buna karşılık kadınların demokratik ve katılımcı yaklaşımı, süreci duygusal, toplumsal ve çocuk merkezli olarak değerlendirir. Kadın için mesele yalnızca “teslim almak” değil, çocuğun psikolojik iyiliğini korumaktır. Bu fark, siyaset bilimi açısından bir iktidar mücadelesi değil; iki farklı vatandaşlık biçiminin karşılaşmasıdır:

– Erkek, devletle “hak üzerinden” ilişki kurar.

– Kadın, devletle “duyarlılık ve katılım” üzerinden ilişki kurar.

Bu iki yaklaşımın etkileşimi, demokratik sistemin aile politikalarına nasıl yansıdığını anlamamız açısından önemlidir.

İdeoloji, Vatandaşlık ve Adaletin Sınırları

Çocuk teslimi başvurusu süreci, bireyin devletle kurduğu ilişkinin bir yansımasıdır. Vatandaş, devlete güvenerek adalet talep eder; ancak aynı zamanda devletten korkar. Bu ikili duygu, modern yurttaşlığın temel çelişkisidir.

Toplumsal düzende “çocuğun üstün yararı” kavramı, bir etik ilke olduğu kadar bir ideolojik araçtır. Bu ilke sayesinde devlet, kararlarını ahlaki bir zemin üzerinde meşrulaştırır. Ancak bu meşruiyet, her zaman toplumsal gerçeklikle örtüşmeyebilir. Çünkü “üstün yarar” kavramı, çoğu zaman erkek merkezli ya da ataerkil normlarla biçimlenmiş kurumsal bakış açılarını da barındırabilir.

Bu durumda şu soruyu sormak gerekir: Devlet çocuğu gerçekten koruyor mu, yoksa kendi düzenini mi koruyor?

Çocuk Teslimi Başvurusu Nasıl Yapılır? Pratik Adımlar

Bir birey olarak bu süreci yürütmek istiyorsanız:

1. Öncelikle Aile Mahkemesi’nin verdiği velayet veya kişisel ilişki kararını alın.

2. Bu kararın kesinleşmesiyle birlikte bağlı bulunduğunuz yerin İcra Dairesi’ne giderek çocuk teslimi başvurusu yapın.

3. İcra memurları ve pedagog eşliğinde süreç yürütülür. Gerekli durumlarda polis desteği sağlanır.

4. Çocuğun üstün yararı ve psikolojik durumu gözetilerek teslim işlemi tamamlanır.

Ancak burada asıl mesele, yalnızca prosedür değil; bu prosedürün temsil ettiği güç ilişkisidir.

Sonuç: Devletin Aileye Dokunuşu

Çocuk teslimi başvurusu, yalnızca bir hukuk işlemi değildir; devletin aileye, topluma ve bireye nasıl dokunduğunu gösteren siyasal bir aynadır. Bu süreç, iktidarın sınırlarını ve yurttaşın konumunu yeniden tanımlar.

Peki, devletin bu kadar derin bir biçimde özel yaşama müdahale etmesi meşru mudur?

Bu soruya verilecek cevap, sadece hukukla değil, siyasetle, ideolojiyle ve insanlıkla ilgilidir.

Belki de bu yüzden çocuk teslimi, bir ailenin hikâyesi olmanın ötesinde, bir toplumun adalet anlayışının turnusol kâğıdıdır.