İçeriğe geç

Göstermecilik bozukluğu nedir ?

Göstermecilik Bozukluğu Nedir? Öğrenmenin Gerçekliğini Gölgeleyen Bir Maskenin Pedagojik Analizi

Bir eğitimci olarak her gün yeniden inanırım: Öğrenme, insanın kendini yeniden inşa etme sürecidir. Fakat bazen öğrenmenin bu dönüştürücü gücü, gösterme isteğinin parıltısı altında kaybolur. Öğrenciler “öğrenmek” yerine “öğrenmiş görünmeyi” tercih ettiklerinde, bilgi bir derinlik olmaktan çıkar, yüzeysel bir performansa dönüşür. İşte tam da bu noktada, eğitim dünyasının yeni hastalığıyla karşılaşırız: Göstermecilik bozukluğu.

Göstermecilik Bozukluğu: Öğrenmenin Yerini Alan Gösteri

Göstermecilik bozukluğu, bireyin öğrenme sürecinde bilgiyi içselleştirmek yerine, dışsal bir onay alma aracı olarak kullanma eğilimidir. Yani “bilmek” değil, “bilgili görünmek” esastır. Öğrenci sınavdan yüksek not almayı, sosyal medyada “başarılı öğrenci” imajı çizmeyi veya öğretmenin takdirini kazanmayı hedefler; oysa öğrenme süreci, derinleşmek yerine sahneleşir.

Bu durum sadece bireysel bir problem değildir; toplumsal ve pedagojik temelleri olan bir yapısal bozukluktur. Modern eğitim sistemlerinin başarıyı ölçme biçimleri, öğrenmenin özünü değil, gösterilen yüzünü ödüllendirir. Dolayısıyla sistem, öğrenmeyi değil; öğreniyormuş gibi yapmayı teşvik eder.

Öğrenme Teorileri Işığında Göstermecilik

Davranışçı kuram açısından bakarsak, göstermecilik bozukluğu dışsal ödüllerle aşırı koşullanmış bir öğrenme biçimidir. Öğrenci, gerçek merak duygusuyla değil, ödül beklentisiyle hareket eder. Bu durumda öğrenme, bir alışkanlık değil, bir performans hâline gelir.

Bilişsel yaklaşım ise bu bozukluğu, öğrenme stratejilerinin yüzeyselleşmesi olarak yorumlar. Öğrenci, bilgiyi anlamlandırmaz; sadece tekrar eder. Piaget’nin “özümseme” kavramı burada eksik kalır, çünkü gösterme arzusu, bilgiyi zihinsel bir yapı haline getirmeyi engeller.

Vygotsky’nin sosyokültürel öğrenme teorisi ise konuyu toplumsal bağlamda ele alır. Göstermecilik bozukluğu, toplumsal beğeni ve onay kültürünün eğitim üzerindeki yansımalarından biridir. Öğrenme toplumsallaşırken, birey kendi özgün bilişsel yolculuğunu kaybeder.

Pedagojik Yöntemler ve Göstermeciliğin Üretimi

Eğitim sisteminde sıkça karşılaştığımız test odaklı, sonuç merkezli pedagojiler; öğrenciyi süreçten koparır. Her doğru cevap, bir onay göstergesidir; her yanlış, bir “eksiklik” damgası. Bu koşullar altında öğrenciler, bilgiyi öğrenmekten çok, göstermeye yönelir.

Gerçek pedagojik öğrenme, süreç odaklı olmalıdır. Öğrencinin hatayı deneyimlemesine, sorgulamasına, hatta kendi düşünce yollarını inşa etmesine izin verilmelidir. Fakat modern eğitim anlayışı çoğu zaman bu alanı daraltır. Çünkü hız, başarı ve görünürlük çağında derin düşünme bir “lüks” hâline gelir.

Göstermecilik bozukluğu, bu yüzden yalnızca bireyin değil; eğitim politikalarının da ürünüdür. Öğretmenlerin de bazen aynı döngüye kapıldığı görülür: sunumlarda, toplantılarda ya da sosyal medyada “aktif öğretmen” imajı çizmek, gerçek pedagojik etkiyi gölgede bırakabilir.

Toplumsal Yansımalar: Görünmenin Kültürel Gücü

Bu bozukluk, yalnızca sınıf duvarlarıyla sınırlı değildir. Toplum genelinde “bilgili görünmek”, “bilmekten” daha değerli hâle gelmiştir. İnsanlar kitapları okumak yerine özetlerini paylaşmakta, bir fikri anlamak yerine trend olan görüşleri tekrarlamaktadır.

Bu durum, eleştirel düşünme becerilerini köreltir ve öğrenmeyi bir toplumsal maskeye dönüştürür.

Toplumun bu gösteri kültürü içinde yetişen bireyler, derinlemesine öğrenmeyi değil, beğeni toplamayı hedefler. Böylece, eğitim süreci bir yarış sahnesine döner. Peki siz, son ne zaman bir şeyi sadece “öğrenmenin keyfi için” öğrendiniz?

Bireysel Düzeyde Farkındalık: Gerçek Öğrenmenin Kapısı

Göstermecilik bozukluğundan kurtulmanın ilk adımı, bireyin kendi öğrenme motivasyonunu sorgulamasıdır. Neden öğreniyorum? Kimin için öğreniyorum?

Bu iki soru, pedagojik farkındalığın temelini oluşturur.

Gerçek öğrenme, dışsal onaydan bağımsız bir içsel yolculuktur. Öğrenci, başarısızlığı bir tehdit değil, bir fırsat olarak gördüğünde öğrenme yeniden anlam kazanır. Eğitimciler ise bu farkındalığı destekleyecek öğrenme ortamları tasarlamalıdır: soru sormayı, hata yapmayı ve tartışmayı normalleştiren alanlar…

Sonuç: Gösterinin Değil, Gerçekliğin Eğitimi

Göstermecilik bozukluğu, modern eğitimin en sessiz krizlerinden biridir. Çünkü bilgi çağında bile, “bilmek” değil “bilgili görünmek” öne çıkar. Bu durum yalnızca bireyin değil, toplumun da öğrenme kapasitesini zayıflatır.

Gerçek öğrenme, bir gösteri değil, bir dönüşümdür.

Eğer eğitim, insanın iç dünyasında yankı uyandırmıyorsa, o öğrenme sadece bir sahne performansıdır.

Şimdi kendinize sorun: Öğrenirken gerçekten öğreniyor musunuz, yoksa öğreniyormuş gibi mi yapıyorsunuz?

3 Yorum

  1. Goncagül Goncagül

    Göstermecilik Bozukluğu: Masum bir kişiye ya da yabancı birine cinsel organlarını göstermek için tekrarlayıcı dürtülerin olması göstermecilik bozukluğudur. Cinsel uyarılma, cinsel organlarını gösterme beklentisiyle olur, kişi o sırada orgazm olabildiği gibi, sonrasında mastürbasyon da yapabilir. (Teşhircilik) Teşhircilik, genellikle şüphelenmeyen bir yabancıya genital bölgenin gösterilmesi yoluyla cinsel uyarılma sağlanmasıyla karakterizedir .

    • admin admin

      Goncagül!

      Fikirleriniz yazının ifadesini sadeleştirdi.

  2. Rüzgar Rüzgar

    Teşhircilik Nedenleri Erkeklerde teşhir bozukluğunun gelişmesi için risk faktörleri arasında antisosyal kişilik bozukluğu, alkol kötüye kullanımı ve pedofiliye ilgi vardır . Teşhircilikle ilişkili olabilecek diğer faktörler arasında çocuklukta cinsel ve duygusal istismar ve çocuklukta cinsel ilişki vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort deneme bonusu veren siteler
Sitemap
403 Forbidden

403

Forbidden

Access to this resource on the server is denied!